KUZENIM PINAR, BANA GUZEL BIR MAIL ATMIS.BEN DE BU ONEMLI MAILI PAYLASMAK ISTEDIM.
"Bu yazıda günümüzde artan sezaryen ameliyatlarını, bu artışın nedenlerini ve ameliyatların anne-çocuk sağlığı üzerine etkilerini, Almanya’da doğum uzmanlığı konusunda eğitim görmüş ebeler olarak irdeleyeceğiz.
Yazıya başlamadan önce sezaryenin gerektiğinde can kurtaran bir yöntem olduğuna ve böyle bir teknolojiye sahip olduğumuz için çok şanslı olduğumuza inandığımızı belirtmek isteriz. Yazımızın hedefi tıbbi olarak geçerli bir neden olmaksızın yapılan sezaryen ameliyatlardır.
Bebeklerimizin dünyaya geliş şekli çağımızın ruh halini ve değerlerini yansıtır. Yaşadığımız teknoloji çağında, doğum olayının salt bir mekanik süreç olarak algılanması sezaryen ameliyatların artmasına neden oldu. Bugün Almanya’da her 5 çocuktan biri sezaryenle doğuyor.
Henüz 90’lı yılların başında WHO (Dünya Sağlık Örgütü), Batı dünyasında artan sezaryen doğumları sorgulayarak, bunların %90’ının hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı konusunda toplumu uyarmıştı.
Doğuma gereksiz yere yapılan her müdahele bebeğin bir sorunla karşılaşma riskini arttırır. Sezaryen ameliyatlarda normal doğuma oranla anne ölümlerine 4-12 kez daha fazla rastlanıyor. Annenin yaşadığı ciddi sorunlar arasında operasyon sonrası tromboz ve emboli sayılabilir. Ayrıca sezaryen ameliyatı sonrası yaşanan hamileliklerde plasenta sorunları ve rahim yırtılması oranları bu hamilelikleri riskli sınıfına sokar.
Doğal doğumda bebek dünyaya spiral şeklindeki doğum kanalını geçerek gelir. Annenin bedenindeki kasılmaların da etkisiyle bebek aktif olarak bükülüp dönerek doğum kanalından geçer. Doğum için gerekli olan çabanın %50’sinin bebeğe ait olduğunu biliyoruz. Anne bebek arasındaki bu işbirliği bebeğin yaşamındaki ilk aktif çabadır. Beyin ve merkezi sinir sisteminin yeraldığı kafa ve omuriliği barındıran sırt bölgesi derinlemesine masaj olarak, sinir sistemini harekete geçirecek güçlü bir etkileşime maruz kalır.
Birincil Sezaryen Ameliyatlar
Önceden planlanmış, doğum sancıları beklenmeden yapılan sezaryen ameliyatlar, doğum tarihinden iki hafta önce, bebek gelişimini tamamlamadan yapılır. Bebek yaşamının ilk aktif çabasından ve sinir sistemini uyaran etkileşimden mahrum kalır. Anneyle bebeğin pasif olduğu bu yöntemde anne-bebek arasındaki bağın oluşmasında ve emzirmede sorunlar yaşanır.
Bu ameliyatın sık görülen yan etkilerinden biri ‘ıslak akciğerler’ sendromudur. Doğal doğum esnasında, doğum kanalından geçerken ciğerler sıkışır ve basıncın etkisiyle içerdikleri amniotik sıvı dışarı atılır. Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde bu etkileşim olmadığından solunum yollarıyla ilgili sorunlarla karşılaşma riskleri daha fazladır.
Birincil sezaryen ameliyatıyla dünyaya gelen bebeklerinin kranyosakral ritmleri de zayıf ve monotondur. Bunun nedeninin amniotik torbanın ani açılışı sonucu basıncın hızla değişmesinin bebekte yarattığı şok olduğu sanılmaktadır. Bu şok bir sualtı dalgıcının aniden yüzeye çıkmasıyla yaşadığı şoka eşdeğerdir.
Anne rahminin rahatlığından aniden çıkarılmak ve bunun hiçbir ön hazırlık yapılmadan gerçekleşmesi bebek için duygusal bir şoktur. Bebek ‘sessizliğinden’ aniden koparılır.
İkincil Sezaryen Ameliyatlar
Annenin bir süre doğum sancısı ve kasılmalar yaşadıktan sonra uygulanan sezaryen ameliyatlarıdır. Bebek kendi doğum zamanını belirlemiştir ve ‘doğmaya hazırım’mesajını vermiştir.
Anne ile bebek ortak bir doğum çabası göstermiştir. Ancak doğum sürecinin aniden kesilmesi bebekte strese neden olabilir. Ayrıca doğum kanalına girmiş olan bebeğin sezaryenin gerçekleşmesi için doğum kanalında geri gitmesi gerekmektedir ki bu yaşamdaki ileri hareketin tersidir. Bunlara rağmen ikincil sezaryen ameliyatları, planlı sezaryen ameliyatlarına göre daha avantajlıdır. Bebek kendi doğum zamanını seçtiği gibi anneyle bir işbirliği yaşamış ve sinir sistemini uyaran derin masajı deneyimlemiştir.
Sezaryen Sırasında ve Sonrasında Dikkat Edilecek Noktalar
Sezaryen sırasında annenin bebekle bir bağ kurması çok önemlidir. Anne, bebekle konuşmalı ve neler olup bittiğini anlatmalıdır. Bebek annenin duygusal ve zihinsel olarak kendisiyle iletişimde olup olmadığını bilir.
Bebeğin ilk banyosunun ebenin yardımıyla babası tarafından yapılması özellikle sezaryen doğumlarda önemlidir. Böylece annenin yokluğu baba tarafından doldurulur ve babayla bebek arasındaki bağ erken sağlanır.
Ameliyattan hemen sonra bebeğin çıplak olarak annenin göğsüne yatırılmasına dikkat edilmelidir. Böylece ten teması sağlanır ve bebek annenin göğüslerini koklayabilir. Bu hareket anne bebek arasındaki bağın sağlanmasında ve emzirmenin desteklenmesinde önemli rol oynar.
Tamamlayıcı hekimlik dallarından kranyosakral terapi ve osteopatik tedaviler, sezaryen ameliyatların, bebeklerde yarattığı yan etkileri tedavi edebilirler. Çoğu zaman 1-4 seans tedavi için yeterlidir. Bu tedavilerin hedefi bebeğin doğum kanalından geçmeyerek kaçırdığı etkileşimi yaşamasını sağlamaktır. Doğumdan sonraki bir yıl içinde uygulanması tercih edilse de araştırmalar yıllar sonra uygulanan seansların bile işe yaradığını gösteriyor.
Sezaryen Doğumların Bebekler Üzerindeki Olası Etkileri
. solunum sorunları
. nedensiz ağlamalar
. yatıştırılamayan ağlama nöbetleri
. emzirme zorlukları
. aşırı hareketlilik ve tekmeleme
. kolik (mide sancısı)
. hazım güçlükleri
. kabızlık
. çocuklukta devam eden başağrıları
. konsantrasyon ve öğrenim zorluğu
. saldırgan davranışlar
. uyku sorunu
. altını ıslatma
Normal doğum sonrasında da yukarıdaki rahatsızlıklar başgösterebilir. Önerdiğimiz tamamlayıcı tedavileri denemekte fayda vardır.
Sezaryen Doğumların Anneler Üzerindeki Olası Duygusal ve Fiziksel Etkileri
Doğal doğum yapmak isteyen ancak doğumun uzaması sonunda sezaryen ameliyata ikna edilen annelerde hayal kırıklığı ve suçluluk duygusuna rastlarız. Yeterince denemedikleri ya da güçlü olmadıkları konusunda kendilerini suçlarlar. Özel bir deneyimi kaçırdıklarını düşünerek verdikleri karardan pişman olabilirler. Böylesine bir ruh hali annenin doğumu unutmak istemesine neden olur.
Duygusal zorluk yaşayan anneye doğumda bebeğin de bir rolü olduğunu hatırlatmak isteriz. Suçluluk duygularına saplanmak yerine sezaryen ameliyatını anneyle bebeği birbirine bağlayan, kaderin bir cilvesi olarak görmek daha yapıcıdır. Bir ebenin yardımıyla doğum deneyiminden bahsetmek, deneyimin olumlu olarak hatırlanmasına yardımcı olabilir.
Sezaryenin neden olduğu ameliyat izi fiziksel şikayetlerin başında gelir. İz acılı, hassas ya da hissiz olabilir. Bazı kadınlar ameliyat sonrasında kendilerini ikiye bölünmüş hissettiklerini söylerler. Bedeni enerji alanlarıyla tanımlayan Çin tıbbına göre bu teşhis oldukça yerindedir. İzin, bedendeki doğal enerji akışını bozması hazımsızlık ve kabızlığa, bunların sonucu olarak da kilo alımına neden olabilir. Ameliyat sonrası ortaya çıkan başağrıları ve sırt ağrıları da enerji akışının bozulmasından kaynaklanabilir.
Ameliyattan 3 hafta sonra, ameliyat izinin bir yıl süreyle bitkisel yağlar uygulayarak tedavi edilmesi mümkündür. Eğer bir yıl sonra şikayetler devam ediyorsa akupunktur tedavisine başvurmakta fayda vardır."